Yeryüzünde yaşayan tüm canlıların hayatını devam ettirebilmesi için gereken en önemli iki unsur hava ve sudur. Hava, içerisinde nefes almaya yardımcı olan ve hayatta kalmamız için gereken bir takım maddeleri barındırırken, diğer yandan irili ufaklı partiküller halinde yabancı maddeleri ve mikroorganizmaları da içerir. Bu maddelerin ve mikroorganizmaların insan sağlığı açısından tehlike arz ettiği göz önünde bulundurulduğunda, hemen tespit edilmesi ve önlem almak için gereken adımların atılması şarttır. Bu yüzden ortam havasının mikrobiyolojik analizinin yapılması, insan sağlığı açısından son derece önemlidir. Aksi takdirde istenmeyen rahatsızlıkların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Hava içerisinde serbest şekilde ya da maddeler bağlı bulunan mikroorganizmalar, Bioaerosol olarak da isimlendirilir. Havanın her yerde bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda, havadan oluşabilecek mikrobiyal kontaminasyonu da gıda işletmesi, çalışanlar, ürünler ve bahsi geçen gıdaları tüketecek kişiler açısından çok riskli olabilir. Bu mikroorganizmaların yoğunluğuna ve çeşitlerine bağlı olarak, ortamda bulunan mevcut gıdalarda bozulmalar, tüketicilerde ve üretim personellerinde ise gıda zehirlenmeleri ve farklı enfeksiyöz hastalıklar meydana gelebilir. Bu yüzden özellikle gıda üretim ve depolama alanı söz konusu olduğunda ortam havasının mikrobiyolojik açıdan kontrol edilmesi çok önemlidir.
Gıda üretimi yapılan ya da depolandığı alanlara dışarıdan hava girişi farklı yöntemler kullanılarak azaltılabilir ya da içeriye temiz hava girilmesini sağlayacak farklı önlemler alınabilir. Bu arada içeride bulunan havanın da mikrobiyal yükünü düşürmek için yapılabilecek farklı çalışmalar bulunur. Ortam havasının mikrobiyal kontrolünü manuel şekilde ya da cihaz yardımı ile yapmak mümkündür. Cihaz yardımcı ile yapılan bu mikrobiyal ölçümler, cihazdan her seferinde geçen hava oranı standart olduğundan doğru sonuç verebilir.
Mikrobiyolojik hava analizi; havanın mikrobiyal yoğunluğunu ölçmek açısından olmazsa olmaz kabul edilir. Havada yer alan mikrobiyal kaynaklı kontaminantlar bakteriler, virüsler, mantarlar(maya-küf), mite gibi canlılardır. Her birinin içerisinde en büyük çoğunluğu mantarlar ve bakteriler oluşturur. Özellikle bu noktada ön plana çıkan fungal etkenler; yani küf ve maya sporları, hava kontaminasyonu açısından son derece önemlidir. Bu etkenler dış ve iç ortamların her birinde ve özellikle nemli ortamlarda rahatlıkla yaşar ve çoğalır. Yaşamları ve üremeleri için gereken pH ve su aktivitesi aralığı da son derece geniştir.
Genel yaşam alanlarında standart oda sıcaklığı olarak görülen 18-25 C'lik fungal, ısı etmenlerinin gelişimi son derece sıcaklardır. Bu durumda ise gıda üretimi ve depolanması ile yapılan birçok alan gerek sıcaklık gerekse rutubet açısından fungal etkenlerin ve çeşitli bakterilerin gelişebilmesi için ideal ortamı oluşturmuş olur. İç ortamlarda yer alan küflerin oluşumu; solunum, sinir, bağışıklık, hematolojik ve dermatolojik açıdan ters etki yaratmakla beraber, bağışıklık sistemi baskı altında olan kişilerde hayati tehlikelere neden olabilen sistemik enfeksiyonlara neden olabilir. Bu yüzden temiz hava solumak insan sağlığı için çok gereklidir.
Havada asılı şekilde duran bakteriler; farklarına ve yoğunluklarına bağlı olarak hem gıdalarda bulaşmaya neden olabilir, hem de bu havayı soluyan kişilerde farklı solunum yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle bakteri sporları, vegetatif hücrelerle kıyaslandığında çok daha uzun süre boyunca canlı kalabildikleri için risk teşkil ettiği söylenebilir. Ortamın hava akımı, nemi, işletmenin bölümleri ve konumu, yapısal özellikleri, faaliyet alanları gibi etkenlerde havanın mikrobiyal yükü üzerinde doğrudan etkilidir.
Özellikle kırsal alanlarda çok daha fazla rastlanan polenler de mekanik bulaşma yapma ihtimaline sahiptir. Aynı zamanda daha hassas insanlarda polen solunmasına bağlı olarak alerjik reaksiyonların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Mekanik bir bulaşma sırasında polenlerin üzerinde yer alan mikrobiyolojik yükün gıdalara geçmesi de ihtimaller arasında yer alır.
Ortam havasının mikrobiyal yoğunluğunu ölçmek için günümüzde kullanılan çok farklı sistemler vardır. Test cihazları ile mikrobiyal yükün kob/m olarak ölçümünün yapılması, açık petri yöntemi ile mikrobiyal yükün kob/m olarak ölçülmesi, mikroorganizma hücrelerinin kimyasal bileşenlerinin (DNA, enzim, ATP) m hacimde ölçme ve mikroskop altında sayım yapabilmek gibi çeşitli yöntemler söz konusudur.
Havanın sahip olduğu yük ölçümleri yapıldıktan sonra, kullanılan her türlü yöntemin gerektirdiği şekilde sayımlar yapılır ve m hacminde bulunan yoğunluklar belirlenir. Daha sonra ise bu yoğunluğu düşürmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için gereken uygulamalar yapılır. Her uygulama sonrasında yenin hava örneklemesi yapılması tavsiye edilir.
İç ortamlarda tespit edilen hava yoğunluğu için belli başlı bir standart olmamakla beraber, genel üretim alanlarında standart olarak kabul edilen canlı küf-bakteri ve maya yoğunluğu en fazla 1000 kob/m olarak kabul edilir. Bu durum ise genel üretim ve depolama alanları için geçerli olurken, özel şartlar ve hava koşullarına ihtiyaç duyulan depo ya da bölümlerin standardı ayrı şekilde oluşturulabilir.
Mikrobiyoloji; mikro boyutundaki organizmaları ve çeşitli mikropları detaylı olarak inceleyen bir bilim dalı olarak karşınıza çıkar. Mikrobiyoloji; farklı ortamlarda yer alan bir takım bakteri, virüs, mantar, algler ve bunun gibi mikro boyuta sahip olan canlıları incelemek için kullanılır. Bu bilim dalı en fazla tıp, tarım ve sanayi alanında yararlı çözümleri hayata geçirir.
Bütün canlıların yaşamına devam etmesi için suya ve havaya muhtaç olduğu düşünüldüğünde bu olmazsa olmaz unsurların insan sağlığı açısından herhangi bir risk teşkil etmediğinden emin olmak şarttır. Hava; nefes almak ve hayatta kalabilmek için kullanılan çok önemli bir etkendir. Bu yüzden insan için faydalı olmasının yanı sıra insan sağlığı için zararlı olabilecek birçok sayıda yabancı maddelerden ve mikroorganizmalardan bahsedilebilir. Havanın olduğu her alanda, havadan kaynaklı mikrobiyolojik bulaşmalar da söz konusu olabilir. Bu noktada asıl önemli olan bu bulaşmalar gibi, gıda sektöründe çalışanlar kadar tüketiciler için risk oluşturmasıdır. Bu mikroorganizmaların türüne ve miktarına bağlı olarak gıdalar kısa süre içerisinde bozulabilir, çalışanlar ve tüketiciler gıda zehirlenmeleri ya da farklı enfeksiyonlara maruz kalabilir. Bu nedenle özellikle gıda üretim tesislerinin ve saklama alanlarının ortam havasında mikrobiyolojik analizlerin yapılması son derece önemlidir.
Hangi analiz yöntemi kullanılırsa kullanılsın, sonuç olarak havanın mikrobiyal yükü ölçülür, sayım yapılır ve yoğunluk hesap edilir. Sonrasında ise bu yoğunluğu azaltmak ve havanın kalitesini üst seviyeye taşımak için bir takım uygulamalara karar verilir. Her uygulama tamamlandıktan sonra, havanın yeniden mikrobiyolojik yükünü ölçmekte fayda vardır.
Ortam havasının mikrobiyolojik aşamalarını doğru şekilde hayata geçiren bir analiz firması, en doğru sonuçlara kısa süre içerisinde ulaşmanıza yardımcı olur. Ortam havasında bulunan mikroorganizma yükünün çok yüksek olması farklı alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Özellikle kapalı alanlarda çok uzun süre maruz kalınan ortam havası burun tıkanıklığı, ciltte kaşınma, hapşırma gibi farklı semptomlara neden olabilir. Son yıllarda özellikle pandeminin de etkisi işe havayı temizleyen mantar, bakteri ve virüsleri temizlediğini iddia eden birçok farklı cihaz ortaya çıkmıştır. Bu cihazlar havayı etkili şekilde temizlemek için birbirinden farklı yollar kullanabilir.
HEPA filtre, UV lamba gibi birçok farklı yolla havada bulunan mikroorganizmalar ortamdan uzaklaştırmaya ve yok edilmeye çalışır. Ortam havasının mikrobiyolojik olarak analiz edilmesi ise mümkün olan bir durumdur. Havada bulunan mikroorganizmaların sayısını tespit eden çeşitli cihazlarla bu mikroorganizmaların sayısı, küf-maya ve bakteri olarak ayrı ayrı tespit edilebilir. Özellikle rezidans, plaza ve insanların yoğun giriş çıkış yaptığı AVM gibi kapalı ortamlarda mikrobiyolojik hava kalitesinin belli değerlere sahip olması gerekir. Ülkemizde bu konuda bilinen herhangi bir limit olmamasına rağmen, yurtdışında belli ülkelerde bu konuda ofis gibi çalışma alanları için limit değerlerin söz konusu olduğunu ifade etmek mümkündür. Kapalı alanlarda mikrobiyolojik açıdan kirli olmaması için ortamın belli aralıklarla havalandırılması; şayet bu mümkün değilse merkezi havalandırma ile belli oranda temiz hava verilmesi şarttır.
Saniter firmasında mikrobiyolojik ortam havasına dair çeşitli analizler yapılmaktadır. Bu analizler için tercih edilen firma kalitesi, doğru sonuçlara ulaşmak konusunda son derece önemlidir. Firmamız için öncelikli olan en doğru sonuçlara kısa süre içerisinde ulaşmanızı ve yaşam alanlarının hava kalitesi hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamaktır. Uzun süredir analiz sektöründe fark yaratan Saniter, bu sayede her geçen gün büyümeye ve gelişmeye devam eder. Sizde bu farkı deneyimlemek ve soluduğunuz havayı yabancı maddelerden ve mikroorganizmalardan ayrıştırmak için mikrobiyolojik analizler yaptırmak için hemen web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
© 1994 | Saniter Gıda – Çevre Bilimi Gözetim Ve Mühendislik Hiz. Tur. Tic. A.Ş.